2010 - 2011 sezonuna damgasını vuran 2 takım var bence şu ana kadar! Biri Trabzonspor. Diğeri ise kesinlikle Beşiktaş! Trabzonspor'un başarısı için kuşkusuz başlı başına bir yazı yazılabilir fakat ben bu yazıda Beşiktaş'tan bahsetmek istiyorum. Bahsetmekten de kastım, transfer ile başarı arasındaki ilişki yönünde olacak.
İlk transfer olan Quaresma'nın sesleri duyulur iken aslında kulübüne koşulsuz inanmış insan grubunun dışında kalanlar pek inandırıcı bulmuyordu. Ki bu inandırıcı bulmayanlar da epey bir çoğunluk oluyor. Sonra birden Q7'nin transferi tamamlandı ve imza töreni haberi gelince ben dahil olmak üzere herkes çok şaşırdı. E doğal yani şaşırmakta.
Transferde şöhrete, nama ihtiyacı olan Beşiktaş, Q7 ile bunu kazanma yolunda ilk ve büyük adımını atmış oldu. Ulan daha Q7 fırtınası sürerken birde Guti ile Raul'un R. Madrid'ten ayrılacağını ve Guti'nin Beşitaş'a geleceği haberleri dönmeye başladı. Ya dedim tamam Türkiye emeklilik için iyi bir yer ama bu kadar da değildir! Anam! Bir baktım Guti'de Beşiktaş'ta!
Sonra ne oldu? İlk zamanlar Avrupa Ligi maçlarında başlayan yükseliş ile herkesi bir heyecan sardı. Bu sene büyük işler yapacağız. Avrupa Ligi'nde bu kadro ile güzel yerlere geliriz. Gerçi halen yollarına devam ediyorlar. Yolları da açık olur inşallah! O ayrı bir konu. Fakat ligin başlaması ile başarıları aşırı derecede gölgede bırakacak bir hüzün, bir başarısızlık. Daha doğrusu rezillik. Tamam takımı bu iki kişi sırtlamayacak. Adı üstünde TAKIM! Ama arkadaşım 2 büyük büyük transfer yapmak ile olmuyor değil mi? Yıldız şovu ile başarı gelmiyormuş değil mi? Bu sözlerim bunu yapan diğer takımlar içinde geçerli. Ama kabul edersin ki Beşiktaş bu sene baya bir sıyrıldı bu konuda!
Ligin ilk yarısı içinde bir ara yenilgi serisi bile yapmayı başaran Beşiktaş, yarının sonlarına doğru bir nebze kendini toparladı gibi. Ama ligin yarısına gelindiğinde liderle arasındaki 14 puan fark ile 5. sırada yer almasına engel olamadı. Suçlanacak insan elbette bulunur. Fakat dediğim gibi ben sadece başarı ile transfer ilişkisine değinmek istiyorum.
Ve ilk yarının bitmesi ile Beşiktaş dur durak dinlemeden transferlerindeki yıldız isimlere 3 kişiyi daha katmayı başardı. Başardı diyorum. Çünkü gerçekten bu isimleri takıma katabilmek başarıdır. Transfer olarak çok büyük başarıdır. Ama bu başarıyı puan tablosundaki başarı ile birleştirmez isen kimse transferdeki başarını hatırlamaz.
Ligin arasında gerçekleştirilen sırası ile 3 transfer;
1) Manuel Fernandes (Valencia)
2) Simao (Atletico Madrid)
3) Almeida (Werder Bremen)
Son olarak kendi fikrimi söyleyecek olursam; Yıldırım Demirören, Beşiktaş için çalışmıyor. Kendi koltuğunu sağlamlaştırmak ve kulübü kendine bağlı kılmak için bu transferleri gerçekleştiriyor.
Gerçekten "Yeeeeteeer! Yıldırım Demirören Yeeeteer!" =) Hadi baş baş!