Cello: Müzik aleti. Bello: Kolombiya'nın Antioquia bölgesinde bir kasaba. Cello Bello: Anlamını bu sitede bulacak kavram!

24 Aralık 2010 Cuma

Yeeeter! Yıldırım Demirören Yeeter!

2010 - 2011 sezonuna damgasını vuran 2 takım var bence şu ana kadar! Biri Trabzonspor. Diğeri ise kesinlikle Beşiktaş! Trabzonspor'un başarısı için kuşkusuz başlı başına bir yazı yazılabilir fakat ben bu yazıda Beşiktaş'tan bahsetmek istiyorum. Bahsetmekten de kastım, transfer ile başarı arasındaki ilişki yönünde olacak. 

İlk transfer olan Quaresma'nın sesleri duyulur iken aslında kulübüne koşulsuz inanmış insan grubunun dışında kalanlar pek inandırıcı bulmuyordu. Ki bu inandırıcı bulmayanlar da epey bir çoğunluk oluyor. Sonra birden Q7'nin transferi tamamlandı ve imza töreni haberi gelince ben dahil olmak üzere herkes çok şaşırdı. E doğal yani şaşırmakta.

Transferde şöhrete, nama ihtiyacı olan Beşiktaş, Q7 ile bunu kazanma yolunda ilk ve büyük adımını atmış oldu. Ulan daha Q7 fırtınası sürerken birde Guti ile Raul'un R. Madrid'ten ayrılacağını ve Guti'nin Beşitaş'a geleceği haberleri dönmeye başladı. Ya dedim tamam Türkiye emeklilik için iyi bir yer ama bu kadar da değildir! Anam! Bir baktım Guti'de Beşiktaş'ta! 

Sonra ne oldu? İlk zamanlar Avrupa Ligi maçlarında başlayan yükseliş ile herkesi bir heyecan sardı. Bu sene büyük işler yapacağız. Avrupa Ligi'nde bu kadro ile güzel yerlere geliriz. Gerçi halen yollarına devam ediyorlar. Yolları da açık olur inşallah! O ayrı bir konu. Fakat ligin başlaması ile başarıları aşırı derecede gölgede bırakacak bir hüzün, bir başarısızlık. Daha doğrusu rezillik. Tamam takımı bu iki kişi sırtlamayacak. Adı üstünde TAKIM! Ama arkadaşım 2 büyük büyük transfer yapmak ile olmuyor değil mi? Yıldız şovu ile başarı gelmiyormuş değil mi? Bu sözlerim bunu yapan diğer takımlar içinde geçerli. Ama kabul edersin ki Beşiktaş bu sene baya bir sıyrıldı bu konuda! 

Ligin ilk yarısı içinde bir ara yenilgi serisi bile yapmayı başaran Beşiktaş, yarının sonlarına doğru bir nebze kendini toparladı gibi. Ama ligin yarısına gelindiğinde liderle arasındaki 14 puan fark ile 5. sırada yer almasına engel olamadı. Suçlanacak insan elbette bulunur. Fakat dediğim gibi ben sadece başarı ile transfer ilişkisine değinmek istiyorum. 

Ve ilk yarının bitmesi ile Beşiktaş dur durak dinlemeden transferlerindeki yıldız isimlere 3 kişiyi daha katmayı başardı. Başardı diyorum. Çünkü gerçekten bu isimleri takıma katabilmek başarıdır. Transfer olarak çok büyük başarıdır. Ama bu başarıyı puan tablosundaki başarı ile birleştirmez isen kimse transferdeki başarını hatırlamaz. 

Ligin arasında gerçekleştirilen sırası ile 3 transfer;

1) Manuel Fernandes (Valencia)

2) Simao (Atletico Madrid)

3) Almeida (Werder Bremen)

Son olarak kendi fikrimi söyleyecek olursam; Yıldırım Demirören, Beşiktaş için çalışmıyor. Kendi koltuğunu sağlamlaştırmak ve kulübü kendine bağlı kılmak için bu transferleri gerçekleştiriyor. 

Gerçekten "Yeeeeteeer! Yıldırım Demirören Yeeeteer!" =) Hadi baş baş! 

23 Aralık 2010 Perşembe

Size bir şey söyleyeyim mi?



Size ne diyecem biliyonuz mu? Hani şu girmeye çalıştığımız, hani on yıllardır baş vurmamıza rağmen yakın tarihte görüşmelere başlanan, hani müzakerelerin tıkandığı Avrupa Birliği var ya? Ben o birliğin taa A......! Birde o birliğe girebileceğimizi sananlar yok mu? Acaba neye dayanarak bunları söylüyorlar çok merak ediyorum! Ulan o değil bi aralar televizyonda sanki Avrupa Birliği'ne giremememizin tek sebebi kokoreçmiş gibi gösteriliyordu ya? Gerçi o zaman bende küçüktüm inanmıyordum değil yani! Ama sonra okuyunca öğrenince işin aslını haaa dedim biz Avrupa Birliğine girecez ha? Neyse bunun cevabı birazdan!

Demin haber okuyordum ve Hırvatistan'ın bizle aynı zamanda müzakerelere başlayıp 35 başlıktan 28'ini kapattığını ve Türkiye'nin henüz 1 tane kapatabildiğini yazıyordu! Benim takıldığım 1 tane değil! Şu KAPATABİLDİ kelimesi oldu! Ulan onun bunun çocuğu! Önümüze engeller koymadılar da, müzakereleri tıkatmadılar da biz mi geçemedik? Adamın 27 üyesi var! 1'i bile onay vermez ise üye olamıyorsun! Eee bil bakalım kim var? Güney Kıbrıs Rum Kesimi üye olmuş olmasın? Onların ne sorunu var ki bizimle? Acaba KKTC sorunu olmasın? Kimsenin KKTC'yi tanımıyor olması sorun olmasın? Senin halkının dini İslam olması sorun olmasın? Ve bu engellere karşın seni Hırvatistan ile bir kefeye koyan haber yazarı GERİ ZEKALI olmasın?

Olsun olsun! Aynen de geri zekalının en önde gideni - bayrak taşıyanı - olsun! Tamam Avrupa Birliği iyi, hoş, seni geliştirir. Fakat sen tükürdüklerini yalamaz isen Avrupa Birliği nerede biliyor musun? Ahanda tam aşağıda işte!


Kısacası; Avrupa Birliği falan unut sen arkadaş! Hadi baş baş!

21 Aralık 2010 Salı

Nerede Olursanız Olun! Gönüller Bir!

Cello nasıl her yerde yine Cello ise! Bello herkes için nasıl aynı Bello ise! Cello Bello'da her yerde Cello Bello! Arkadaşın Facebook'tan yolladığı videoyu izleyince tam olarak aklıma bu geldi işte. Irk, din, dil hiç fark etmiyor. Mesafelerinde bir önemi yok. İnsanın içinde olacak arkadaş! İstersen milyon dolarlar kazan! FARK ETMEZ!

Villarreal FC oyuncularının christmas için oynadıkları kısa film tadındaki reklamda tam bunu anladım işte. Alın size o video! Uzatmanın alemi yok. Hadi baş baş!

19 Aralık 2010 Pazar

Merakla Beklediğim: Günah Keçisi


Sinemaya film izlemeye giderken herkesin bir filmden farklı beklentileri olur. Kimisi filmin yönetmenine dikkat eder. Kimisi baş rolde kimin oynadığına. Kimisi de konusuna... Ben ise filmden sağladığım marjinal faydaya dikkat ederim. İktisadi bir dil oldu. Sınavlardan yeni çıktım da ona verin! =)

Demem odur ki; komedi filmi ise güldürecek, korku filmi ise korkutmasa bile gerecek, aksiyon filmi ise de heyecanlandıracak. Baş rolde oynayanın performansı, mekan veya dekor seçimi falan gibi ayrıntılar bağlamaz beni arkadaş. Bu yüzden sanat filmlerinden nefret ederim! Benim gibi bir insanında sanat filmi sevmesi beklenemez zaten!

Recep İvedik serisi, Testere serisi, G.O.R.A. gibi filmler en favorilerimdendir. Favorilerim arasına girmeye aday bir film var ki bence mükemmel! Günah Keçisi! Porno filmlerindeki doğallığından tanıdığımız Şahin K. ve Yeşil Çam zamanlarından tanıdığımız "tecavüzcü" lakabını hak etmiş Coşkun Öğen ile Emrah'ın anasını yatağa atmak ile ünlenmiş Nuri Alço'nunda oynadığı bu film geçmiş ile gelecek arasında bir köprü niteliği taşıyacağına eminim! 21 Ocak'ta vizyona girecek filmi ilk günden izlerim büyük ihtimal ile.




Hadi buyurun fragmanı;



Yazı çok düzgün bir dil ile oldu dimi? Bugün küfür edesim yok be! =) Hadi baş baş!

13 Aralık 2010 Pazartesi

Kalk Siktir Git Ulan!

Gece gece yarınki sınavlarıma çalışmak için uğraşırken anladım ki cidden benim kodum bozuk. Yok ulan olmuyor! Kitabın başına geçince uyku bastırıyor birden. Kısacası ben okumak için üniversiteye girdim ama ben yapamam. Kazandım ama ben yapamam! =) Hadi baş baş!

7 Aralık 2010 Salı

Kendi Osuruğundan Korkan Adam!


Etrafımızda bizi etkileyen o kadar çok şey var ki kendimiz ile baş başa kalabildiğimiz tek yer WC olmuş durumda. Diğer türlü etrafımızdaki en ufak bir şey dikkatimizi o yöne vermemizi sağladığından yeterli şekilde düşünemiyorum! Çok mu düzgün gidiyorum? Dur şimdi bir ayar çekecem! Gidişatının aq! Hah şimdi oldu. =)

"Türkün aklı, ya sıçarken ya da kaçarken çalışırmış" diye boşuna demiyoruz. Yazının başında dediğim gibi kendimizle baş başa kalabildiğimiz tek yer. Ha şimdi okuyanlardan biri çıkar "ya ben gazete okuyorum" derse buna bir nebze tamam derim ama biride "ben telefonumu da yanıma alıyorum", "laptopumuda yanıma alıyorum", "bizim WC'de televizyon var" veya "Cinebonus salonlarının WC'sinde lcd monitör var ama" der veya diyor ise şu andan itibaren yazıyı okumaya devam etmesin efendim! Size diyorum çıkıntı arkadaşım! Lütfen siktir olup gidiniz efendi! 

Tuvaletten çıktıktan sonra hiç daha önce çözemediğiniz soruyu sıçarken çözdüğünüz olmadı mı? Yada sıçarken aklınıza bir şey geldiği ve çıkınca ilk karşınıza çıkana "demin aklıma ....... geldi" dediğiniz hiç olmadı mı? Hiç sıçarken yarının veya günün geri kalanının planlarını yapmadınız mı? Yada birini düşünüp arkadaşlığınızı değerlendirmediniz mi? Yada bunları tek ben mi yapıyorum?

Özetle, yine sıçarken bir gece böyle derin düşüncelere dalmış iken. Hiç bir gürültü ile irkilip daha sonra o gürültünün sizin osuruğunuz olduğunu farkettiğiniz zamanlar olmadı mı? Hep bana mı oluyor bunlar aq? He oldu işte bu gece! Ve bu yazıyı yazmakta sıçarken geldi aklıma! Hadi muhabbet yeteri kadar boka sarmışken baş baş! 

2 Aralık 2010 Perşembe

Sınav Sınav Sınav! AQ!

Ya üniversite okumak güzel olmasına güzel arkadaş ama şu sınavlar yok mu? Tamam var! Var aq ama işte o sınavları hazırlayan hocalar yok mu? Var! Onlarda var aq! Hah işte ben onların topunu sikeyim! Tamam topu ağır oldu. Bir kısmını sikeyim o zaman? Ne? Buda mı olmadı? Tamam aq! Hak edeni sikeyim o zaman!

Yok arkadaş! Ağzımı bozmayayım diyorum ama insanlar zorla kendilerine küfür ettiriyorlar! Yok yani artık zevk aldıklarını düşünmeye başlayacam! Neyse ya hiç konuyu uzatasım da gelmedi bak şimdi! Amacım hocalara sövmekti zaten. Bu kadar küfür yeter gece gece! Malum sınav haftasına girmeden iyi geliyor. Rahatladım! Hadi baş baş!

28 Kasım 2010 Pazar

Sana/Size "Bey" Diyenin Ta A...

"Bey" dediğin insan, oturuşundan, kalkışından ve konuşmasından kendini hemen anlaşılır zaten. Kendinizin zaten "bey" diyesi gelir. Fakat birde kendine "bey" diyen insan topluluğu var. Neymiş efendim? Üniversitelerini bitirmişler. Askerliklerini yapmışlar. Ki genelde üniversiteyi bitirmiş olmak daha çok vurgulanıyor olsa da arada askerlik mevzusu da döner yani. Sonracığıma neymiş efendim; akşamları bir araya gelip, çay bahçesi ve cafe gibi mekanlarda bir araya geliyorlarmış. Ulan amına koduğum! Mekanlara gidip karı kız kesmek? I See ve Viking gibi mekanların önüne gidip dışarıdan bakmak ile yetinip geri dönmek? İddaa oynamak? Kahvehanede kağıt oynamak? Her cümlenin veya yer yer kelimenin sonuna "aq" eklemek mi seni "bey" yapıyor? Bir birinize "bey" deyip durun. Sonra onun bunun amına lafta koyun! Sonrada gece yatmaya tıpış tıpış ananızın babanızın evine gidin! Yok ya? =) =) Adama şuan benim yaptığım gibi götüyle gülerler! =)

Ha birde öğrenciliğe laf atmazlar mı? Ulan sizin "bey" kavramınız beylik ise ben şu öğrenci halim ile beyler beyiyim! =) Ben kendinizin bir birinize "bey" demesine yanmam da size "bey" diyen zihniyetin taa ecdadına söverim!

Bu bahsettiklerim mi kim? Onlar kendini anlasın bana yeter! Hadi daha fazla ağzımı bozmadan herkese baş baş! =)

26 Kasım 2010 Cuma

Küfür Etme Sanatı


Küfür; kaba, görgüsüz kelimeler olarak nitelense de benimde sık sık başvurduğum ve yerinde kullanıldığı taktirde oldukça gerekli bulduğum hitap şeklidir.

Benim düşüncelerimi en iyi yansıtan ve küfre ahenk veren ise Neyzen Tevfik olmuştur. İnsan bu kadar mı güzel küfreder arkadaş? İnsanın küfrü işitesi geliyor adeta! =) Küfrü sanat olarak icra eden bu eli öpülesi şahısın değerini bilmeli. Mesela;

Bana yar olmayan devr-i devranın,
İzzet-i ikramını sikeyim
Yansın ibneler alayı,
Su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim.

Su-i tedbirimle yahu, öyle boklaştı işim.
Ağzıma sıçtı felek, hem de sikti geçmişim.

Bana yoktur luzumu gülşeninin,
Şer-i tarik u ruz-ı ruşeninin,
Ne gulammanın, ne de zenninin,
Hepsinin ta mezarını si...

Ben sana bok demem, boklar duyar ar eder.
Bir zerren boka düşse, onu da mundar eder.
Tanrı senin hamurunu necasetle yoğurmuş,
Anan seni sıçar iken yanlışlıkla doğurmuş.

Memleketin tüm vatan hainleri
Toplanmış Mektep-i Sultaniyede
Ah bi müdür olsam
Hepsini sikerim bi saniyede!

Bu adamın eli öpülmez mi ama ya? Düşünsenize bu adama ters bir laf söylediğinizi zamanında. Adamı öttürür vallahi. Şöyle ki;

Neyzen Tevfik bir gün Cami'de Hoca'nın vaazını dinler. Hoca cemaate herkesin dinin gereklerini yerine getirmesi gerektiğini, cennette herkese çok güzel huriler verileceğinden ve bu hurilerle ne yapmak isterlerse yapabileceklerini anlatır. Ertesi gün ki vaazda Neyzen Hocaya sorar:
Hocam cennet'te şarap olacak mı? diye.
Hoca bu soruya çok sinirlenir başlar neyzeni zındık, kafir, iblis gibi dini motiflerle haşlamaya ve sorar:
Bre zındık cenneti meyhane mi sandın?
Neyzen istifini bozmaz önceki günü hatırlatır:
E Hoca dün cenneti kerhane yaptın.

Saygı duyduğum ender insanlardan biridir kendisi. Bu böyle biline! Bitti! Hadi baş baş!

25 Kasım 2010 Perşembe

O'da Bizden Biri!


Cello Bello olmak birazda farklı olmaktır. Aykırı olmaktır. Özgür olabilmektir. Bunu başaran biri, dün geceki Şampiyonlar Ligi maçında kendini gösterdi. Panathinaikos - Barcelona maçının 78. dakikasında ortaya çıkan Cello Bello, doğrudan Messi'yi hedef aldı ve önüne geçip küfrün ele yansıyan şekillerinden birini gösterdi. Yani orta parmak hareketini çekti Messi'ye! Messi tabi olay karşısında dumur aq! Mal mal bakıyor! Gerçi öle bakmayıp ne yapacaktı ki? "Koduğumun çocuğu" diye adamın üstüne yürüyecek hali yok ya? Aslında Türk oyuncu olsa belki yani olabilirdi! =) Hele ki karşındaki Yunan biri olunca. Neyse! Harekete maruz kalan Türk olmadığı için ben O arkadaşı benimseyip, sahip çıkıyorum! Helal olsun! İşte tam bir Cello Bello! =) İçindeki bu aşkı kaybetmeden seni daha farklı mecralarda görmek istiyorum! Hadi size de baş baş!

24 Kasım 2010 Çarşamba

Kıymetimi Bil Hoca!

İlkokuldaydım. Yanlış hatırlamıyor isem 7. veya 8. sınıftım. Emin olamadım. Ders sosyal bilgilerdi. Bu arada 2002 mezunuyum orta okuldan! Orta yaşlarda uzun boylu kafası hava limanı denilen türden açık bir hocaydı. Bulunduğum sıranın önündeki bütün sıralar bir arkadaşın çıkardığı gürültü yüzünden tahtaya kaldırıldı. Neymiş efendim? Kimin yaptığını söylememişiz! İspiyoncu muyum ben ulan? O zaman bunu diyememiştim. İçimde kalmıştı! Baştan başladı sormaya "kimdi?" diye. Bilmiyorum diyen tokadı anında yedi! 1-2-3-5 derken sıra geldi bana. E tabi "bilmiyorum" dedim ve yedim tokadı! Sonrasında yanak al al ve uyuşuk bir şekilde geçtim sırama tıpış tıpış! Benden bir kaç kişi sonraki çocuk demesin mi "filanca çocuktu öğretmenim" diye! O an sıra dayağının bittiği an oldu. Tabi tokatta yanımıza kaldı!

Bunu neden mi anlatıyorum? E bugün öğretmenler günü değil mi? İşte bana o gün tokat atan öğretmenimin öğretmenler gününü kutluyorum! Yediğim tokat bir boka yaramadı! Ders falanda çıkarmadım aq o olaydan! Ama içimden bu öğretmenimin gününü kutlayasım geldi! Hadi hoca iyisin! Kıymetimi bil! =) Hadi baş baş!

22 Kasım 2010 Pazartesi

Bu Sefer İş Ciddi!

Hani hep şu Cello bu Bello diye yazılar yazıp yorumlar yapıyorum ya? Hah işte bu Cello Bello değil bilesiniz! Hani dedik ya Cello Bello terimi anlamını burada bulacak diye? İşte bu o anlam içerisinde değil! Karşılaştırmanız için güzel bir örnek!

Üzerine hiç bir yorum veya açıklama yapma gereği duymuyorum! Youtube'da videonun altındaki ilk yorumda her şey güzelce açıklanmış zaten;

pevkafainsanın amına koyan reklamlardan...

20 Kasım 2010 Cumartesi

ZZnet! Ulan ZZnet! Amına Koyim ZZnet!

Önemli: Okumadan önce şunu söyleyeyim. Aşağısı paso küfür dolu bilesiniz! Okumak istemeyene şimdiden Hadi baş baş! 

Smile Adsl kullanıcısıyım. Fakat şu bayram tatili için 9 gün ZZnet'e muhtaç oldum. Hay olmaz olaydım! Başıma taş vurup komaya soksalardı da muhtaç olmayaydım! Siktiğimin interneti göya 8 megabit! Amına koduğumun netinin 512'den farkı yok! Yavşak oğlu yavşaklar göya en geniş kitleye hitap ediyorlar! Ha bide bunlar özelleştirildi haaa! Yanlış anlaşılmasın! O değil derdini anlatmaya adamda bulamıyon! Piçleri arayacan yok mesai saati yok bilmem ne falan derken bir türlü ulaşamıyon! Ulan Smile'a gece 2 de mail atıyorum 15 dakika sonra şikayetiniz nedir diye geri arıyorlar! Bak dikkat et arkadaş maile cevap veriyorlar demiyorum! Telefonumdan adam arıyor diyorum! Gece 2 diyorum! Hizmete bak hizmete! Tapılası insanlar aq! Bir de şu orospu çocuğu ZZnet'e bak sen! Bak hele orospunun doğurduklarına! Bak hele veled-i zinalara! Bak hele kapının dış kulplarına! Bak hele fahişenin torununa! En kaliteliyiz diye yarrak yarrak dolaşırlar ortada! Sonra adamı resmen sinir hastası ederler parasıyla! Yeter artık ya! Dayanamadım resmen! Küfürse küfür! Hakaretse Allah'ına kadar! Tez zamanda tüm uydularınız götlerinize girsin hepinizin! Siktirin gidin!

Oh be! Rahatladım vallahi! ZZnet mi kim? Anlayan anladı! Anlamayanın taaa.... Hadi baş baş!

Cello Bello Yaşam Tarzı - Vol. #1

Her ortamın, her mekanın hitap ettiği bir kitle vardır dimi? Yada şöyle diyelim; belli mekanlara belli insanlar gider. Bu daha iyi oldu. Reina'ya sen gitmezsin, O gider! Kahvehaneye sen gitmezsin diğerleri gider! Peki sen nereye gidersin? Eğer Cello Bello isen sen her yerdesindir! 

Sabah 11'de kalkarsın. 12'de evden çıkıp Forum'a gidersin. 13:30 seansında film izlersin. Kız arkadaşından 16'da ayrılıp arkadaşlarının yanına Sahil Cafe'ye (bildiğin kıraathane) okey oynamaya gidersin. Akşam yemeğini 19-20 sularında Salih'te tantunini yersin. 23:30'a kadar D.N.A.'da playstation oynarsın. Sonra Kordon, Bulvar, Viking ve I See önünden bir git gel yaparsın. Saat 00 olduğunda Robert's Coffee'de keyfe göre ya mocha yada biranı içersin. Sonrada gecenin bir vakti evine dönersin! Saat 03 civarı da gün boyu ne bok yediğini bloguna yazarsın! 

Bir yerde asla sabit kalamazsın! Kız arkadaşınla sinemaya gidersin. Kıraathane'de iki lafından biri küfür olur! Playstation'da Messi'ye Ronaldo'ya söversin. Salih'te geç kalan garsona "Tantuni'yi Hatay'da mı yapıyonuz aq?" dersin! Sonra Robert's'ta bacak bacak üstüne atıp güncel konulardan dem vurursun. 

Bitti! Nnniiiyaannggg!!! Anlayan anladı! =) Hadi baş baş! 

19 Kasım 2010 Cuma

Yaşama! Öl Daha İyi!

Ben, sen veya bir başkası! Şuan bulunduğun yerde durur iken ne fırsatlar kaçırıyoruz kim bilir! Hadi biz kaçırdığımız fırsatları görmüyoruz! Birde elindeki fırsatları değerlendiremeyen kaçıran insanlar var! Ulan arkadaş göz göre göre derler ya! Ahanda işte tam olarak budur! 

Arabanın biri petrole gelir. Pompacıya doğru gider. Depoyu fulle der! Pompacı da normalde ne yapar? Pompayı sokar, depoyu fuller! Peki depoyu fulleyemeyen pompacıyı ne yaparlar? Petrolden kovarlar aq ne yapacaklar! 

Kimse bu yazıdan bir bok anlamadı farkındayım! Ama anlayan anladı! Anlayana sesleniyorum;

Ulan senin yaşamaya ne hakkın var? Yaşama! Öl daha iyi aq! =)

17 Kasım 2010 Çarşamba

3 Büyükler Olmuyor! Götün Başın Oynuyor!

Futbol analizi yapabilecek biri değilim. Ama bildiğim bir şey vardı ki geçen seneye kadar; oda ben futbolu bildim bileli şampiyonun 3 büyüklerden biri olduğu! Aslında Sivasspor bu durumun sinyalini verdi ama işte daha profesyonel olan Bursaspor son noktayı koydu geçen sezon. Hadi bu 2 sezon ki durum tesadüf olsun ama bu seneki durum ne arkadaş? Ulan 3 büyüksün! Trabzonlular alınmazın ama bu seneye kadar büyüğün "B"si değildiniz. Daha doğrusu büyüklüğünüz eskimişti. Fakat ünvanını bu sene tazelemeye kararlılar! Konu saptı! Ne diyordum? Evet 3 büyükler! Ya arkadaşım benim artık gerçekten büyük müyük diyesim gelmiyor bu takımlara! Şu rezillik nedir ya? Resmen Arjantin ligine döndü! Saçma sapan oldu çıktı. O değil tamam hadi Bursa hak etti oldu şampiyon. E aq nedir o zaman bu şampiyonlar ligindeki hezimet? 3 büyükleri geçip birinci oluyorsun da beraberlikte mi alamıyorsun arkadaş? Yok yok! Ne bizim büyüklerimiz büyük! Ne de ligimiz lig! 

Anlamadığım diğer konu; hadi biri kötü gider anlarım. Derim ki; ekonomisi kötü, yönetim kötü veya kadroda köklü değişimler gerekiyor! 3'ünüze birden ne oluyor lan peki? Göbeğiniz bir mi kesildi sizin? Büyükken hep beraberiz, küçülürken de hep beraber olacağız gibi bir yemin mi ettiniz aq? =) 

Peki ben bu durumdan memnun muyum? Fenerbahçeli olarak takımımın gidişatından tabi ki memnun değilim. Fakat ligin oldukça çekişmeli olmasından çok memnunum. Tek isteğim şu; Ligde başarılı olan takımların Avrupa liglerinde de başarılı olması! Yani ligin seviyesinin düşmemesi. Bu olsun da kim ne bok yiyorsa yesin! =) 

Kısacası büyüksen büyüklüğü hak et arkadaş! Hadi baş baş!

16 Kasım 2010 Salı

Kurban Bayramı Kutlaması!

"Bugün bayram, erken kalkın çocuklar." Çocukların velileri siz daha erken kalkın ama. =) Gün geçmiyor ki bayramlar daha da monotonlaşmasın. Gittikçe benim ilgi alanıma girmesin! Her geçen gün cellolaşmaya bir adım daha yaklaşan bayramlardan biri ile daha sizlerle birlikteyim. Gerçi bu ilk bayramım ama son olmaz inşallah sizlerle. =) Bayramın bana şans getirmesini, mutluluk getirmesini ve başarı getirmesini diliyorum. Tamam herkese diliyorum. Umarım aileniz ve sevdikleriniz ile mutlu bir bayram geçirirsiniz. Bol kanlı, bol kelleli bayramlar... Hahahahaha =) Etçil bir insan olduğumdan severim bu bayramı! =) Hadi herkese iyi bayramlar. Baş baş!

14 Kasım 2010 Pazar

Kıl Oldum Abi!!! Harbiden Kıl Oldum Ama!

Ulan arkadaş nedir bu ya? Tamam klip çekiyorsun da! Tamam estetik, sexy sahneler çekeceksin ama! Ama yani nedir bu ya?! Spor salonuna insanlar ne için gidiyor? Zayıflamak için değil mi? Formunu korumak için gidenlerde var tabi. Onları şimdiden ayırıyorum. Bahsetmeye çalıştığım insanlar sağlıklı yaşamak ve zayıflamak için spor merkezlerine gidiyor. Peki adam ne yapıyor? Bir klip çekiyor spor merkezinde geçen sahneleri olan! Ve maşallah ne spor salonuysa aq herkes fit! Herkes taşşş! Hepsi genç! Ve neredeyse hepsi kız! =) Ulan niye şişkoları hor görüyorsunuz ki? Ulan yağları kat kat olmuş insanların ne suçu var? İnsanlar sarkan yerlerini düzeltmek için spor yapamaz mı? =) Görünce neden bu sahneye bu kadar takıldım bilmiyorum! Dimi aslında çok saçma! Götlerin, göğüslerin tadını çıkarabilirdim izlerken! Çıkardım da! =) O ayrı bir konu! Ama aklıma ilk gelen neden hiç şişko insan olmadığı spor salonunda! Dedim ya hayata Cello Bello penceremden bakıyorum diye! Aha geçen günde manzaram da bu vardı işte! =)

Ulan deminden bu yazıyor da ne yazıyor dimi? Kenan Doğulu'nun en son klibi olan "Bunlar da geçer"den bahsediyorum. İzleyin sizde görün. Şişkoları küçümsemeyelim! Pardon kilolu arkadaşlarımızı... =) Hadi baş baş! =)

12 Kasım 2010 Cuma

41 Year Old Virgin

This film is awesome!!! =) Resmen mükemmel film. Tam Cello Bello işi! =) Arkadaşlar ile bir araya gelince - özellikle biri ile - mutlaka bir konuda abartacak bir şeylerimiz olur. Sonra düşündüklerimiz ya bir reklamda karşımıza çıkar. Yada bir film sahnesinde! Bizde hep "Vay aq ben bunu düşünmüştüm lan!" demekle yetiniriz! Filmde tamda böyle bir şey! Adından da anlamışsınızdır zaten. Aq 41 yıl bekar mı kalınır? Kalınırsa ne olur? Aha da izleyip görün neler oluyor!

Filmi izlerken "ulan ne kadar dandik bir film" diyeceksiniz ama dedim zaten tam Cello Bello işi diye! =) Full belden aşağı, küfürün gırla kullanıldığı bir film! Fuck, Fuck, Fuck, pussy, ass...

Bu senaryoyu yazan ile bir gün bir yerde karşılaşıp kanka olma ihtimalim oldukça yüksek! =)

Beklentisi yüksek olmayan Cellolara tavsiyem! Mutlaka izleyin! Kız arkadaşınızla pek izlemenizi tavsiye etmem ama ilişkinizin boyutuna göre farklı bir tecrübe olabilir aslında! =) Neyse hadi size bir iyilik daha! Filmi aşağıdaki linkte verdiğim siteden indirebilirsiniz! Hadi baş baş!

Link: Filmi indirebileceğiniz adres için tıkla!

11 Kasım 2010 Perşembe

Baba Zula - Kısaltmalar



Şarkı resmen kafalar iyi iken yazılmış gibi. Tam Cello Bello işi anlayacağınız. =) Ama ne hikmettir sevdiriyor kendini şerefsiz! Bir kere dinledin mi vazgeçemiyorsun. Özellikle 4. dakikadan sonra oynatıyor resmen seni sen farkına varmadan! Neyse dinleyin tadını çıkarın. Hadi baş baş!

10 Kasım 2010 Çarşamba

Atamızı Anıyoruz!


Gerçekten bu duyguları anlatabilecek kelimeler yok. Milletimizin tarih boyunca yaşadığı büyük kayıplardan birinin yıl dönümü. Benim bu yazımı yazarken karşımda duran Türk bayrağının duvarımda asılı olmasını sağlayan kişinin ölüm yıl dönümü bugün. Büyük acı içerisindeyiz. Saygı ile anıyorum.

8 Kasım 2010 Pazartesi

Kırmızı Kurdelesiz Açılış


Benimsediğim felsefesinin gereği olarak cello bello bir giriş yapıyorum! Anasını satayım herkes her konu hakkında bir bok yazıyor. Bende cello bello bakış açımdan yorumlar yapayım dedim. Aha da blog alemi hakkında blogumun ilk yazısında cello yorumumu da yapmış oldum. =)

"Bu blogun amacı nedir?" diye soran olacağını sanmıyorum ama çokta sikimde diyerekten amacının işte tamda bu olduğunu belirtiyorum! =) Ya zaten neyini anlatayım size! Halkın merkezinden gelen yorumlarım ile önüme gelen konuya bin tekme şeklinde yazılarla ileri ki günlerde sık sık karşınızda olacam zaten!

İnsanların İstanbul manzarası karşısında şair olduğu bu ülkede ben, İstanbul manzarasına bakıp; "İstanbul! Sen mi büyüksün? Ben mi? Ananı sikmeye geliyom!" diyen kesimdenim!

Uzatmaya lüzum olduğunu düşünmediğimden haydi açılışın şerefine bu videoyu sizinle paylaşayım! Hadi baş baş!