Cello: Müzik aleti. Bello: Kolombiya'nın Antioquia bölgesinde bir kasaba. Cello Bello: Anlamını bu sitede bulacak kavram!

10 Ocak 2011 Pazartesi

Tavsiyem: "Çalgı Çengi"


Her fragmanı kolay kolay seven biri değilim. Fakat bu filmin fragmanı gerçekten güldürdü beni. Belkide bunun sebebi son yıllardır iç anadoluda yaşıyor olmamdır.  Filmin oyuncuları arasında kaliteli isimlerde mevcut. Film eleştirmeni falan değilim ama hoşuma gittiği için tavsiye etmek istedim. İşte yeni çıkan fragmanı ile ÇALGI ÇENGİ! Hadi baş baş...

Önemli Not: Favorim, fragmanın son sahnesi! =)


9 Ocak 2011 Pazar

Deportivo L.C. 0 - 4 Barcelona



Barcelona her zamanki gibi, 8 Ocak günü Türkiye saati ile 23:00'da başlayan maçta gol oldu ve yağdı. Deportivo deplasmanında sahaya çıkan Barça, gayet rahat bir futbol ile gollerini bulup maç sonunda 3 puanını almayı başardı. Gol perdesini 26. dakikada David Villa açarken ilk yarıda başka gol olmadı. İkinci yarıda ise 52. dakikada Lionel Messi, 80. dakikada Andres Iniesta ve hemen iki dakika sonrasında 82. dakikada Pedro Rodriguez'in golleri ile maç 0-4 sona erdi. İşte maçtaki gollerin görüntüleri;













Hadi baş baş!

7 Ocak 2011 Cuma

Bir Zamanlar...

Bir zamanlar bu şarkıyı çok dinleyen biriydim. E eskiden sigara kullanıcısı olduğumdan videoda hoşuma giderdi hani! Yalnız videodaki sigara anlayışı ile benimkisi bir değildi bunu da belirteyim dedim. Aman haa! =)

Neyse ki 1,5 yıldan fazladır dumansız hava sahasına giren biri olarak videoya özenmeden ritimlerin tadını çıkarmanızı öneriyorum. Bu videodan sonra içerseniz de umurumda olmaz hani! Tohumunuza paramı saydım? =) Hadi baş baş! =)

2 Ocak 2011 Pazar

Barcelona 2 - 1 Levante



Türkiye'de olduğu gibi İspanya'da da ligin devreye girmesinden hemen önce Facebook sayfamda belirttiğim gibi bundan sonra her hafta Barcelona'nın maç özetini yada en azından maçtaki gollerini sizinle paylaşmaya çalışacağım. İşte bugün Nou Camp'ta oynanan Barcelona - Levante maçı ile start veriyorum. Pedro Rodriguez'in 47. ve 59. dakikalarda attığı iki gol ile 2-0 öne geçen Barça, 80. dakikada Christian Stuani'nin golüne engel olamadı ve sahadan 2-1 galip olarak ayrıldı. İşte maçtaki goller! Hadi baş baş!





24 Aralık 2010 Cuma

Yeeeter! Yıldırım Demirören Yeeter!

2010 - 2011 sezonuna damgasını vuran 2 takım var bence şu ana kadar! Biri Trabzonspor. Diğeri ise kesinlikle Beşiktaş! Trabzonspor'un başarısı için kuşkusuz başlı başına bir yazı yazılabilir fakat ben bu yazıda Beşiktaş'tan bahsetmek istiyorum. Bahsetmekten de kastım, transfer ile başarı arasındaki ilişki yönünde olacak. 

İlk transfer olan Quaresma'nın sesleri duyulur iken aslında kulübüne koşulsuz inanmış insan grubunun dışında kalanlar pek inandırıcı bulmuyordu. Ki bu inandırıcı bulmayanlar da epey bir çoğunluk oluyor. Sonra birden Q7'nin transferi tamamlandı ve imza töreni haberi gelince ben dahil olmak üzere herkes çok şaşırdı. E doğal yani şaşırmakta.

Transferde şöhrete, nama ihtiyacı olan Beşiktaş, Q7 ile bunu kazanma yolunda ilk ve büyük adımını atmış oldu. Ulan daha Q7 fırtınası sürerken birde Guti ile Raul'un R. Madrid'ten ayrılacağını ve Guti'nin Beşitaş'a geleceği haberleri dönmeye başladı. Ya dedim tamam Türkiye emeklilik için iyi bir yer ama bu kadar da değildir! Anam! Bir baktım Guti'de Beşiktaş'ta! 

Sonra ne oldu? İlk zamanlar Avrupa Ligi maçlarında başlayan yükseliş ile herkesi bir heyecan sardı. Bu sene büyük işler yapacağız. Avrupa Ligi'nde bu kadro ile güzel yerlere geliriz. Gerçi halen yollarına devam ediyorlar. Yolları da açık olur inşallah! O ayrı bir konu. Fakat ligin başlaması ile başarıları aşırı derecede gölgede bırakacak bir hüzün, bir başarısızlık. Daha doğrusu rezillik. Tamam takımı bu iki kişi sırtlamayacak. Adı üstünde TAKIM! Ama arkadaşım 2 büyük büyük transfer yapmak ile olmuyor değil mi? Yıldız şovu ile başarı gelmiyormuş değil mi? Bu sözlerim bunu yapan diğer takımlar içinde geçerli. Ama kabul edersin ki Beşiktaş bu sene baya bir sıyrıldı bu konuda! 

Ligin ilk yarısı içinde bir ara yenilgi serisi bile yapmayı başaran Beşiktaş, yarının sonlarına doğru bir nebze kendini toparladı gibi. Ama ligin yarısına gelindiğinde liderle arasındaki 14 puan fark ile 5. sırada yer almasına engel olamadı. Suçlanacak insan elbette bulunur. Fakat dediğim gibi ben sadece başarı ile transfer ilişkisine değinmek istiyorum. 

Ve ilk yarının bitmesi ile Beşiktaş dur durak dinlemeden transferlerindeki yıldız isimlere 3 kişiyi daha katmayı başardı. Başardı diyorum. Çünkü gerçekten bu isimleri takıma katabilmek başarıdır. Transfer olarak çok büyük başarıdır. Ama bu başarıyı puan tablosundaki başarı ile birleştirmez isen kimse transferdeki başarını hatırlamaz. 

Ligin arasında gerçekleştirilen sırası ile 3 transfer;

1) Manuel Fernandes (Valencia)

2) Simao (Atletico Madrid)

3) Almeida (Werder Bremen)

Son olarak kendi fikrimi söyleyecek olursam; Yıldırım Demirören, Beşiktaş için çalışmıyor. Kendi koltuğunu sağlamlaştırmak ve kulübü kendine bağlı kılmak için bu transferleri gerçekleştiriyor. 

Gerçekten "Yeeeeteeer! Yıldırım Demirören Yeeeteer!" =) Hadi baş baş! 

23 Aralık 2010 Perşembe

Size bir şey söyleyeyim mi?



Size ne diyecem biliyonuz mu? Hani şu girmeye çalıştığımız, hani on yıllardır baş vurmamıza rağmen yakın tarihte görüşmelere başlanan, hani müzakerelerin tıkandığı Avrupa Birliği var ya? Ben o birliğin taa A......! Birde o birliğe girebileceğimizi sananlar yok mu? Acaba neye dayanarak bunları söylüyorlar çok merak ediyorum! Ulan o değil bi aralar televizyonda sanki Avrupa Birliği'ne giremememizin tek sebebi kokoreçmiş gibi gösteriliyordu ya? Gerçi o zaman bende küçüktüm inanmıyordum değil yani! Ama sonra okuyunca öğrenince işin aslını haaa dedim biz Avrupa Birliğine girecez ha? Neyse bunun cevabı birazdan!

Demin haber okuyordum ve Hırvatistan'ın bizle aynı zamanda müzakerelere başlayıp 35 başlıktan 28'ini kapattığını ve Türkiye'nin henüz 1 tane kapatabildiğini yazıyordu! Benim takıldığım 1 tane değil! Şu KAPATABİLDİ kelimesi oldu! Ulan onun bunun çocuğu! Önümüze engeller koymadılar da, müzakereleri tıkatmadılar da biz mi geçemedik? Adamın 27 üyesi var! 1'i bile onay vermez ise üye olamıyorsun! Eee bil bakalım kim var? Güney Kıbrıs Rum Kesimi üye olmuş olmasın? Onların ne sorunu var ki bizimle? Acaba KKTC sorunu olmasın? Kimsenin KKTC'yi tanımıyor olması sorun olmasın? Senin halkının dini İslam olması sorun olmasın? Ve bu engellere karşın seni Hırvatistan ile bir kefeye koyan haber yazarı GERİ ZEKALI olmasın?

Olsun olsun! Aynen de geri zekalının en önde gideni - bayrak taşıyanı - olsun! Tamam Avrupa Birliği iyi, hoş, seni geliştirir. Fakat sen tükürdüklerini yalamaz isen Avrupa Birliği nerede biliyor musun? Ahanda tam aşağıda işte!


Kısacası; Avrupa Birliği falan unut sen arkadaş! Hadi baş baş!

21 Aralık 2010 Salı

Nerede Olursanız Olun! Gönüller Bir!

Cello nasıl her yerde yine Cello ise! Bello herkes için nasıl aynı Bello ise! Cello Bello'da her yerde Cello Bello! Arkadaşın Facebook'tan yolladığı videoyu izleyince tam olarak aklıma bu geldi işte. Irk, din, dil hiç fark etmiyor. Mesafelerinde bir önemi yok. İnsanın içinde olacak arkadaş! İstersen milyon dolarlar kazan! FARK ETMEZ!

Villarreal FC oyuncularının christmas için oynadıkları kısa film tadındaki reklamda tam bunu anladım işte. Alın size o video! Uzatmanın alemi yok. Hadi baş baş!